Türkiye’nin yazılımcıya ihtiyacı var safsatası

Hani hem mektepli, hem alaylı derler ya okula girişim 1981, mesleğe başlamam ise 1983… O tarihten beri gazetecilik yapıyorum. 80’li yılların Güneş Gazetesi’nin Pazar ekinde başlayan Commodore’lu, Basic’li bilgisayar yazılarından sonra 97’de Türkiye’nin ilk internet dergisi, önünde PC olan dergiler, kurumsal teknoloji, telekom dergileri derken yıllardır sektörün içinde biri olarak her zaman şunu duymuşumdur: “Türkiye’nin yazılımcıya ihtiyacı var!”

IBM’in davetlisi olarak – o eski güzel günlerde – San Fransisco’ya yaptığım ziyaretlerde çalışanların ülkelerinin bayraklarının yapıştırıldığı bir panoda Türk bayraklarının çoğunlukta olduğunu gördüğümde gururlanmıştım. Türk mühendisleri yurt dışında özellikle de yazılım sektöründe en gözde elemanlar arasında yer alıyorlardı. Elbette bunda ülkeye özgü pratik zeka ve çözüme dönük davranış biçiminin de çok önemli bir payı vardı.

Posta kutumu kontrol ettiğimde yazılımla ilgili hemen her gün onlarca bilgilendirme mesajı aldığımı gördüm. Filanca şirket, şu yazılımı yapmış, şu kadar kazanmış, şu kadar ihraç etmiş, şu kadar yatırım almış falan filan… Telekom operatörleri kurslar açıyormuş, yazılımcı yetiştiriyormuş, okullarda yazılımla ilgili temel eğitim veriliyormuş aman da aman…

1992 yılında kurulan ve 400 kadar üyesi bulunan Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Haziran 2023’te “Türkiye Yazılım Ekosistemine Genel Bakış” adlı kapsamlı bir rapor yayınladı. Bu rapora ilişkin görüşlerini aktaran YASAD Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Kamalı, “Son yıllarda dijital dönüşüm sürecinin etkisiyle yazılım sektörü hızlı bir büyüme süreci yakaladı. Bu sürecin devam edeceğini, sektörün önümüzdeki beş yıl minimum yüzde 20 büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Yazılım sektörünün ihracat rakamı 2022 yılı itibariyle 4 milyar doları aşmış olup önümüzdeki 5 yıllık sürede rakamın 15 – 20 milyar dolar seviyesine ulaşması öngörülmektedir. Yazılım sektörünün ihracat odaklı büyüme vizyonu ülkemize ve şirketlerimize büyük katkı sağlayacaktır” diyor.

Bu arada aynı raporda yazılım sektörünün, 2021 yılında dünya çapında 568 milyar dolar bir büyüklüğe ulaştığı ve 2022 yılında sektör büyüklüğünün 608 milyar dolara erişeceği öngörüldüğü ibaresi yer alıyor. Yani Türkiye olarak kaba bir hesapla bizim bu pastadaki payımız yüzde 0,65 gibi bir rakam yapıyor. Yani yüzde 1 bile değil… Yine aynı raporda çoğu zaman ekonomik ortam anlamında Türkiye’nin benzeştirildiği Brezilya’nın yüzde 9,5 pay aldığını söylesem şaşırır mıydınız?

Kişisel olarak ben de Türkiye’nin yazılımcıya ihtiyacı olduğunu, ancak yetiştirilen yazılımcıların da Türkiye’de üretilen “yerli” yazılımlar için çalışması gerektiğine inanıyorum. Yoksa yazılımcı yetiştirmişsiniz, sonra gitmiş X, Y, Z yabancı firma için çalışmaya başlamış. Bunun ülkeye çok da doğrudan faydası olduğunu düşünmüyorum.

Şimdi gelelim işin “safsata” kısmına… Neden Türkiye’nin yazılımcıya ihtiyacı var safsatası demişim bu yazının başlığında?.. Bir önceki paragrafta “yazılımcı yetiştirmek” konusundan söz etmiştim. Evet, çok kaliteli okullarımız ve çok da zeki öğrencilerimiz var. Ama yazılımcı yalnızca okullarda yetişmiyor. En azından sahada da olmaları ve okulların “staj” programları dahilinde şirketlerde tecrübe kazanmaları gerekiyor. İşte “safsata” da tam bu noktada başlıyor. Ne yazık ki, birçok yazılım şirketi öğrencilerden gelen staj önerilerini savsaklıyor. Nerden mi biliyorum? Bizzat yaşadığım için elbette…

Bir arkadaşımın kızı Beykent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okuyor. Kendisiyle konuştuğumda kızının staj yapmak için birçok şirkete başvuruda bulunduğunu ve şirketlerin kızına dönmediklerini bile söyledi. Sadece kızı değil, sınıf arkadaşları da aynı durumdaymış…

Bildiğim kadarıyla Beykent Üniversitesi, oldukça saygın bir okul ve iyi bir eğitim veriyor. Acaba “nedendir?” diye kendi kendime sordum. Sonra kızın CV’sini sektörde tanıdığım birkaç dostuma gönderdim. Sağolsunlar kendilerince yanıt verdiler. Kimi “full remote” çalışıyormuş, bu kız orada verim alamazmış, kimi staj kotasını doldurmuş, vesaire vesaire. Ama, “biz bakıyoruz mutlaka sana döneceğiz…” dediler sağolsunlar. Tabii aradan aylar geçti ne arayan var, ne soran…

Saygın bir okulda eğitim gören bir yazılımcı adayı daha staj yapacak firma dahi bulamıyorken, Türkiye’nin yazılımcıya ihtiyacı var öyle mi? İşte bu söylem kocaman bir safsata. Bu çocuklar nerede yetişecek acaba, ağaçta mı? Eminim bu kızımız ve arkadaşları, yarın öbürgün bir yabancı yazılım firmasına kapağı atacaklar ve emeklerini onlar için harcayacaklar. Sonra bizler de aynı safsatayı bu sektörden dinlemeye devam edeceğiz. Hayırlı olsun bakalım.

(Yazıyla ilgili görüş ve düşüncelerinizi [email protected] adresine göndererek yazarımızla paylaşabilirsiniz.)

Gazetecilik mesleğine 1983 yılında Milliyet ailesinde başlayan Cem Kıvırcık, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunudur. 1997 yılında Türkiye’nin ilk internet dergisi olan .net’i Milliyet çatısı altında yayınladıktan sonra PCnet, Information Week, PCTime, PCMagazine, Electronic Gaming Monthly gibi teknoloji yayınlarının yöneticiliğini yaptı. Halen MediaTrend teknoloji blogunun genel yayın yönetmeni olan Kıvırcık, Digital Photoline dergisi Yazı İşleri Müdürü, BThaber Haftalık Bilişim Teknolojileri ve Ekonomisi Gazetesi köşe yazarı, Hardwareplus Yayın Danışmanı olup, İbn Haldun Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders vermektedir.
Dijital Gündem

BEDAVA
İNCELE