Sosyal medyanın orantısız gücü ve Elon Musk zamanında Twitter

Dr. Kadir Üstün, Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasıyla birlikte daha da yükselen sosyal medya tartışmaları ve etkileri konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Üstün, ”Teknoloji firmalarının özellikle de sosyal medya uygulamalarının orantısız güç sahibi olması küresel ölçekte ciddi bir anlaşmazlık konusu olmayı sürdürüyor. Dijitalleşmenin yaşamın her kısmına engel olunamaz bir duruma dönüştüğü zamanda, teknoloji firmaları abonelerin kişisel bilgileri ve yayınladığı içeriklerle ilgili son derece gelişmiş veri setlerine sahip duruma gelmiş bulundu. Bunun sağlamış olduğu kuvvetin kullanımı anlamında gerektiğince regülasyon olmadığı ve gerek özel anlamda gerekse güvenlik anlamında insiyatifin büyük derecede bu şirketlerde olduğunu bilmekteyiz. Özellikle Facebook, Twitter ve Instagram gibi dev sosyal medya platformlarının düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarını belirler duruma gelmesinin yanı sıra siyasi, ekonomik ve kültürel etki oluşturmaları ciddi bir meydan okuma olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

Sosyal medyanın demokratik süreçlere etkisi

Sosyal medyanın demokratik süreçlerin işleyişine nasıl etki sağlayacağı öncelikle 2016’da gerçekleşen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçimlerinde yaşandı. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal medyayı ve özellikle Twitter’ı seçim öncesi son derece etkin kullanması bu platformu başkanlık kampanyasının ana macerası konumuna getirdi. Seçimin ardındanda eski Başkan Trump’ın eş zamanlı olarak hem düşüncelerini filtresiz ifade edebilmesi hem de vermiş olduğu birden fazla kararı devlet çalışanlarına bile söylemeden Twitter’da açıklaması, sosyal medya ile siyaset ilişkisini çok başka bir konuma getiriyor. Başkanlık seçimi öncesinde Rusya ve başka ülkelerle bağlantılı birden fazla Facebook grubunda ABD’li seçmenlerin kararlarına etki sağlayacak derecede yapılan dezenformasyon ve yanlış bilgi paylaşımları da dikkatleri üzerine çekti.

ABD’nin istihbarat kuruluşları Rusya’nın seçimlere direk olarak Trump lehine müdahale ettiğini duyurdu. Eski Başkan Trump’ın bu açıklamalarla siyasi başarısına etki ettiğini düşünmesi kendisini bu anlamda son derece korumacı bir tavır aldı. Rusya’yla ilgili mesele ile alakalı son derece hassas bir tavır gerçekleştiren eski Başkan Trump, pandemi zamanında da bilim ile alakalı olmayan bilgileri ve iddiaları Twitter aracılığı ile yayınladığı yönünde eleştirilere maruz kaldı. Pandemide virüsün doğası, yayılması ve tedavisiyle alakalı dezenformasyonun yayılması insanların yaşamlarına mal olmaya başlaması Twitter, kamuoyu baskısı ile beraber harekete geçerek paylaşımlarının bilgilerinin doğruluğu konusunda tartışmaları olduğu doğrultusunda etiketler eklemeye başladı. Facebook’la beraber Twitter da Rus dezenformasyonu oluşturan kötü aktörlere platform sağlamış olduğu eleştirilere maruz kalmasının yanı sıra şimdi ise içeriğe müdahale ettiği tarzındaki suçlamaların hedefi haline geldi.

Twitter’ın gittikçe daha fazla siyasallaşması

Eski Başkan Trump’ın 2020’deki seçimlerin sonucuna gölge düşüren tweetleri ve 6 Ocak olaylarının ardından, Twitter tarihi bir adım daha yükselerek kendisinin hesabını sürekli olarak askıya aldı. ABD kamuoyunun 6 Ocak olaylarında şaşırtıcı ve eski Başkan Trump’ın olaylarda azmettirici olduğu konusundaki yoğun medya baskısı Twitter’ı siyasi bir durum alma mecburiyetine getirdi. Tüm bu yaşanılanlar, ifade özgürlüğü, şeffaflık, dezenformasyon, doğru habere ulaşım hakkı ve mahremiyet gibi birçok anlaşmazlıklara sebebiyet verdi. Sosyal medya platformlarının haber, yorum ve düşüncelerin yaygınlaşmasını sağlayan bir ortam olma özelliğinin çok üst seviyesine geçiş yaparak direkt olarak siyasi gelişmeleri etkileyen bir duruma gelmesi Twitter gibi platformların siyaset üstünde orantısız bir etkiye sahip olmaya başladığını gösteriyor.

Elon Musk, Twitter’ı satın alırken yaşanan bu gelişmelerle birlikte aşırı derecede politize duruma gelen bu platformu ‘dijital bir halk meydanı’ konuma getirmek istediğini açıkladı. Borsada işlem sağlaması itibariyle kamuoyunun denetimine açık bir firma olan Twitter’ın özel bir şirket haline gelecek olması birden fazla insanı endişelendirdi ve Mastodon gibi alternatif platformlar ortaya çıkmaya başladı. Fakat Twitter’ın yerine gelebilecek bir platform gerçek anlamda daha oluşmadı. Musk liderliğindeki Twitter, radikal adımlarla platformu net kar eden bir konuma getirmek istediğini belirtti. Bunu gerçekleştirebilmek adına da ücretli üyelik sistemine geçilebileceğini belirten Musk, başka birçok reform önerisi daha ortaya atarak şirketi yine Twitter üstünden yönetmeye çalışan bir görüntü çizdi. Trump ABD’yi nasıl Twitter’dan yönetebildiyse Musk da aynısını yapmıştı.

İfade özgürlüğü mü dezenformasyon mu?

Musk’ın platformu alırken kamu faydası tezini ön plana getirmesine karşılık ardından karlılık amacını öne çıkarması şirketin kararsız kaldığını gösteriyor. Musk’ın geçmiş zamanda dezenformasyon kaynağı olarak görülen Rusya ve Çin haber ajanslarına alt hesaplarda yer alan devlet destekli ibarelerini, ABD’den yardım alan kuruluşlara da uygulamaya kalkışması yeni bir tartışmaya sebep oldu. Ulusal Halk Radyosu (NPR) benzeri haber kurumları aldıkları devlet desteğinin editöryal politikalarından tamamıyla farklı olduğunu savunarak tepki gösterdi ve Twitter hesaplarını durdurdu. Bunun yanı sıra geri adım atan Musk, bu etiketleri tamamıyla kaldırarak tamamen ortadan kaldırarak yeni bir tartışmaya neden oldu. Abonelerin kendilerinin karar almasını savunan Musk’ın bu tavrı dezenformasyon tartışmalarını tekrardan alevlendirdi. Musk’ın bir taraftan ifade özgürlüğü havarisi gibi bir tavır alması öte yandan da platformu kar amacı güden bir şirket duruma getirme çabası, aslında içerisinde ciddi bir çelişkiye neden oluyor.

Teknoloji firmalarının ve sosyal medyanın son derece sofistike algoritmalar ve büyük veri sayesinde ulaşmış olduğu gereksiz güç, siyaset dahil olmak üzere hayatın birden fazla alanına etki sağlaması düşünülüyor. Avrupa bu konuda önlem alınması anlamında ABD’den daha hızlı davransa da regülasyonların teknolojinin hızına yetişmesi çok zordu. Bu durumda büyük seviyede teknoloji firmalarının insafına kalan birçok konu, Musk gibi bireylerin vizyonlarına göre şekillenmek mecburiyetinde kalıyor. Son günlerde sosyal medyanın altyapı olarak kabul görmesi ve kamu hizmeti kapsamında değerlendirilmesi anlamındaki tartışmalar da bu tür özel firmaların gücünü törpüleme amacı güdüyor. Fakat teknolojinin bu kadar hızlı gerçekleştiği ve kar amacı güden firmaların gereksiz yönlendirebildiği bir dönemde, ifade hürriyetinden kişisel yaşamın mahremiyetine kadar birçok tartışma sağlıklı platformlar oluşmasını gerçekleştirmede yetersiz kaldı. Bu yönde Musk gibi kendini tarihi bir misyonun veya vizyonun taşıyıcısı olarak görülen sıra dışı iş adamlarının toplumsal etkisi de orantısız bir konuma geliyor.